Neşeli Kaplumbağ Masalı

Neşeli Kaplumbağ Masalı

Neşeli Kaplumbağ Masalı

Pırıl pırıl bir gölde neşeli bir kaplumbağa yaşarmış. Adı Nuri imiş bu kaplumbağanın. Nuri çok sevimli ve akıllı bir hayvanmış. Göldeki diğer hayvanlarla çok iyi anlaşırmış. Onlarla oyunlar oynar, şarkılar söyler, hikayeler anlatırmış. Nuri’nin en yakın arkadaşı ise gölün kralı olan kurbağa imiş. Kurbağa da Nuri’yi çok sever, onunla vakit geçirmekten çok hoşlanırmış.

Bir gün Nuri, kurbağaya sormuş:

  • Kurbağa, sen hiç gölün dışına çıktın mı?
  • Hayır, hiç çıkmadım. Neden çıkayım ki? Burası benim evim, burada her şey var.
  • Ama dünyada gölden başka yerler de varmış. Oralar nasıl acaba? Merak etmiyor musun?
  • Hayır, etmiyorum. Ben burada mutluyum. Sen de mutlu olmalısın.
  • Ben de mutluyum ama biraz da macera istiyorum. Gölün dışına çıkıp yeni yerler görmek istiyorum.

Kurbağa bunu duyunca şaşırmış:

  • Nuri, sen deli misin? Gölün dışında tehlikeler var. Orada seni yiyebilecek büyük hayvanlar var. Ya da kuruyabilirsin. Ya da kaybolabilirsin. Sen burada kal, kendine iyi bak.

Nuri ise kararlıymış:

  • Merak etme kurbağa, ben kendime iyi bakarım. Ben sadece biraz gezeyim, sonra geri dönerim. Belki de yeni arkadaşlar edinirim.
  • Peki, sen bilirsin ama çok dikkatli ol. Sakın uzun süre gitme.
  • Tamam, tamam. Sen de kendine iyi bak.

Nuri bunları söyledikten sonra gölün kenarına doğru yola çıkmış. Gölün kenarına vardığında etrafına bakınmış. Çok güzel ağaçlar, çiçekler ve kuşlar görmüş. Bunları görünce çok sevinmiş ve heyecanlanmış.

  • Vay be! Bu ne güzel bir yer! Burada neler var neler! Hadi bakalım Nuri, maceraya başlayalım!

Nuri böyle diyerek kabuğundan çıkıp yürümeye başlamış. Yolda karşılaştığı hayvanlarla tanışmış, onlara sorular sormuş, onlardan bilgiler almış. Herkes Nuri’yi çok sevmiş ve ona yardımcı olmuş.

Nuri böyle böyle ilerlemiş ve sonunda büyük bir dağın önüne gelmiş.

  • Bu ne büyük bir dağ! Acaba ne var tepesinde? Merak ediyorum.

Nuri dağı tırmanmaya karar vermiş. Dağın yamacında ilerlerken bazen kayaların arasından geçmiş, bazen de ağaç dallarına tutunmuş. Yorulsa da vazgeçmemiş.

Nihayet dağın tepesine ulaşmış ve manzarayı görmüş.

  • Vay canına! Bu ne güzel bir manzara! Buradan bütün dünya görünüyor!

Nuri çok mutlu olmuş ve kendini övmüş:

  • Aferin bana! Ben ne kadar cesur ve akıllı bir kaplumbağayım! Bunu başaran başka kimse yoktur!

Nuri böyle derken birden gökyüzünde bir ses duymuş:

  • Kukuku! Sen kimsin? Ne ararsın burada?

Nuri sesin geldiği yere bakmış ve bir akbaba görmüş. Akbaba çok büyük ve korkunç görünüyormuş. Nuri biraz korkmuş ama yine de cesaretini toplayıp cevap vermiş:

  • Ben Nuri. Ben bir kaplumbağayım. Ben gölde yaşıyorum. Ben macera arıyorum. Ben dağı tırmandım. Ben çok mutluyum.

Akbaba bunları duyunca gülmüş:

  • Kukuku! Sen çok komiksin. Sen bir kaplumbağasın. Sen gölde yaşamalısın. Sen macera aramamalısın. Sen dağı tırmanmamalısın. Sen çok aptalsın.

Nuri bunları duyunca sinirlenmiş:

  • Hayır, ben komik değilim. Ben bir kaplumbağayım. Ben gölde yaşamıyorum. Ben macera arıyorum. Ben dağı tırmandım. Ben çok akıllıyım.

Akbaba daha çok gülmüş:

  • Kukuku! Sen çok inatçısın. Sen bir kaplumbağasın. Sen gölde yaşayacaksın. Sen macera aramayacaksın. Sen dağı tırmanmayacaksın. Sen çok aptal kalacaksın.

Nuri daha çok sinirlenmiş:

  • Hayır, hayır, hayır! Ben inatçı değilim. Ben bir kaplumbağayım. Ben gölde yaşamak istemiyorum. Ben macera aramak istiyorum. Ben dağı tırmanmak istiyorum. Ben çok akıllı olmak istiyorum.

Akbaba iyice kızarmış:

  • Kukuku! Sen çok yüzsüzsün. Sen bir kaplumbağasın. Sen gölde yaşayacaksın, başka çaresin yok. Sen macera aramayacaksın, başka seçeneğin yok. Sen dağı tırmanmayacaksın, başka şansın yok. Sen çok aptal kalacaksın, başka sonun yok.

Nuri iyice öfkelenmiş:

  • Hayır, hayır, hayır, hayır! Ben yüzsüz değilim. Ben bir kaplumbağayım ama istediğim gibi yaşarım. Ben macera ararım ve bulurum. Ben dağı tırmanırım ve inerim. Ben çok akıllı olurum ve öğrenirim.

Akbaba dayanamamış:

  • Kukuku! Sen çok küstahsın! Sen bir kaplumbağasın ama seni tanıyacağım! Sen macera ararsın ama seni pişman edeceğim! Sen dağı tırmanırsın ama seni aşağı atacağım! Sen çok akıllı olursun ama seni aptal edeceğim!

Bunu söyleyerek Nuri’yi pençeleriyle yakalamış ve havaya kaldırmış.

Nuri şaşırmış ve korkmuş:

  • Ne yapıyorsun? Bırak beni! Bana zarar verme!

Akbaba gülerek cevap vermiş:

  • Kukuku! Sana zarar vermek istemiyorum, sadece sana bir ders vermek istiyorum! Sen bir kaplumbağasın ve yerde yaşaman gerekir! Gölün dışına çıkma, macera arama, dağa tırmanma! Bunlar senin işin değil!

Nuri yalvarmış:

  • Lütfen bırak beni! Pişman oldum, dersimi aldım! Gölüme geri döneceğim, macera aramayacağım, dağa tırmanmayacağım! Lütfen bana acı!

Akbaba yaptıklarının yanlış olduğunu anlatmaya çalışmış fakat kaplumbağa onu hiçbir türlü dinlememiş. Sonunda Akbaba ikna olmuş ve gökyüzünde daha fazla yükselerek pençelerinden kaplumbağayı serbest bırakmış.

Kaplumbağanın mutluluğu gözlerinden okunuyormuş 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski